DATÇA, BİRİNCİ BÖLÜM

20160905_192423

DATÇA, BİRİNCİ BÖLÜM :

Kaçıyorum ama kovalanmadan. Gidiyorum ama çağrılmadan. Bodrum’dan yüz beş dakika içerisinde deniz yoluyla geçiyorum Datça yarımadasına. Ne hızlı ne de yavaş. Arabalı feribot kıyıdan uzaklaşırken, yelkenliler hüzünle bekliyorlar geride, kıyıda, kımıldamadan. Deniz feneri ve duvar yazıları uğurluyorlar bizi sahilden. Terk etmek kolay olmuyor bir limanı ve kendini bulmak tekrar, hiç bilmediğin bir başka yerde. Ne deniz aynı deniz, ne de kara aynı kara. Ama yol almak şartmış ya bu dünyada… Alıyorum bende yollar;  yıllar içimde su gibi akarken. Yol boyunca canım bir şey okumak istemiyor. Tek satır yazmak da. Boş boş denize bakıyorum bir süre. Canım ne istiyor, onu canım da bilmiyor. Sorunca da cevap vermiyor. Kendi canımdan başka canlara yöneliyorum ister istemez. Biri kucaklık olmak üzere iki çocuğuyla yanıma oturan Aydilge Şiir ve Meriç’in annesiyle bir süre vakit geçiriyorum. Şiir kısmı kız kısmı, sarı ama çok tatlı bir balkabağını andırıyor. Bir yaşında ve gözyaşlarını hesaplı kullanıyor, harcamıyor olmadık yere. Adaşım olan kısımsa minik kız kardeşine duyulan yoğun ilgiden bir parça rahatsız olduğunu kardeşine gösterdiği bitmeyen sevgi gösterisiyle bastırmaya çalışıyor. Şiir kısmı tüm ilgileri memnuniyetle kabul ettiğinden mutluluğuna mutluluk katıyor. Babasının vermiş olduğu ismiyle barışık mutlu mesut yaşıyor. Çok romantik bir isim; Şiir. Edirne’de tanıştıklarından ve aynı adlı nehrin üzerindeki köprüde evlilik kararı aldıklarından olsa gerek Meriç koymuşlar adını yeşil gözlü oğullarının. Şiir duygulardan oluşur, Meriç’se dinlemez bir anda katar önüne birkaç köy, kızdı mıydı köpürür, Meriçlerin sağı solu belli olmaz. Bunu hesaba katıp katmadıklarını bilmiyorum. Sormaya fırsat bulamadan gemi limana yanaşıyor ve iniyoruz. Önce yayalar, sonra araçlar ve şoförleri olarak terk ediyoruz gemiyi teker teker.

20160904_104811

Şirin bir kasaba manzarası var hayalimde. Yanaştığımız limandan Karaköy’ü aşıp varıyoruz Merkez’e. Şirinmiş ya buralar hakikaten de. Temizmiş. Sıcakmış da. Mora’ya benzetmek geçiyor içimden. O da yarımada, bu da. Karşı kıyı bahsettiğim ne de olsa. Çocuklar meydandaki ve benzerleri Avrupa’da olan fıskiyelerden çıkan sularla oyun oynuyorlar. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir diyen Atatürk heykeli karşımda. Atatürk bu sözü burada mı etmiş bilinmez ama coğrafyanın karakterine uygun bir tabir olmuş kanımca. Kendini özgür ve bağımsız hissedebileceğin yerler buralar, bu topraklar, bu liman.

20160904_132031

20160906_094742-1
‘Kendimi kaybettim içime düştüm, kendimi buldum ama artık çok geç’ demiş Hafız

20160904_130845
‘Ulan biz bunları hak etmedik’ demiş bir başka Hafız da
Sahil, liman ve yine sahilden oluşan bir kıyısı var Datça’nın. Çok keyifli balıkçıları, kırk bir çeşit dondurma satan Çınar dondurmacısı, kafeleri ve plajlarıyla her kesime hitap edebilen bir yapısı var keratanın. Kesimden ve keratadan kastım sınıf değil de daha çok cebindeki parası doğrultusunda ya da değil para harcayıp harcamama isteği. Mesela ücretsiz plajlar da var; on beş liradan daha çok miktarlık yiyip içtiğin takdirde şezlongunu, kabinini, wc’sini kullanabileceğin yerler de. Belediye duş koymuş bunun haricinde. Bi lira atıyorsun foş foş yıkanıyorsun. Yoksa bozuğun, elbet bir veren çıkıyor. Bana olduğu gibi. İki top dondurma iki buçuk iki buçuk daha, toplam beş lira. Süt mısır da beş lira. Geç onu, o pahalı. Pastanelerdeki poğaçalar da bi lira. Ama balık yersen balıkçıda, mezeler yanında, rakı bardağında, en az yüz kaat harcarsın bak bir anda. Ev yemekleri yapan lokantalarda bi kızartma, bi çorbayla da karnın doyar kardeşim telaşlanma. Sadece çok parası olan tatil yapmıyor Datça’da. Yeter ki mekanın Datça olsun da…

ESKİ DATÇA :

Can Yücel’i, sokak kedileri, kapıları ve kapı tokmaklarıyla ünlü, güzel ama huzursuz başını dinlendirmek için ideal, denizden uzakta bahçesinde hamak olmazsa olmazı şirin motellere ev sahipliği yapan, fotoğraf çekmek isteyen gündüzcülere ise güzel kareler sunan, biraz sıcak olmakla beraber limonatalarıyla içinizi serinletebileceğiniz bir yer Eski Datça. Merkez Datça’dan da en çok on beş dakika uzaklıkta, arabayla. Bir bardak soğuk limonata uğruna en güzel durak Can Baba’nın da gelip uzun saatlerini geçirdiği, şiirlerini yazdığı Orhan’ın yeri. Yani Karya Çay Bahçesi. Menüdeki her şey bademli. Bademli kahve, bademli omlet, bademli börek derken kafam karışıveriyor ve Egeliliğim de tutuverince bademli börülce siparişi veriyorum. Sizin ettiğiniz, benimse etmediğim önümdeki bol ekşili börülcenin içindeki biber ve domates sosu dövülmüş de kıtır kıtır olmuş bademlerle birleşince harikulade olmamış, tuhaf bir tada bürünmüş gibi geliyor yiyince. Bir daha badem yiyecek olursam sırf badem yemeliyim. Bademli börülce, bademli fasulye, bademli her ne zıkkımsa değil. Değişik tatlar pek bana göre değil.

20160904_134921
Bazıları GİREMEYEBİLİR!(ben dahil)
4-9-09-2016-1

20160904_134436

20160906_102104

20160904_152858

Masamı değiştiriyorum yemeğimi yedikten sonra. Buranın yerlilerinden ama kızılderili olmayan amcalarından oluşan önce iki, sonra üç sonra dörtleyen masanın yanındaki masaya geçiyorum. Kendi aralarında gülüşüp konuşuyorlar. Böğün gitmedim, pazar ya diyor bir denesi. Çok boşmuştur’muş artık buralar. Müşteri ne azın ne çoğunmuş. Eylülden sonra yaprak kımıldamazmış. Pazar günü herkes denizdeymiş. Olum(Oğlum) bu yaşa geldik, biz bu bolluğu görmedik. Servis yapan sarı oğlan masalarına gelince en önemli mevzuları yatırıyorlar masaya. Askerlik ve düğünler. Rakılar hazır mı rakılar diyor biri diğerine. Gençlerin elinde telefon, facebook’tan beğendikleri kızların fotoğraflarını gösterip duruyorlar birbirlerine. Hava çok sıcak, günün saatleri hiç ilerlemiyor sanki bu sıcak havada ve kahvede durağanlık içerisinde oturdukça sandalyeye yapışıyorum istemeden. Saatlerce oturup kalıyorum bir yerlere gidemeden. Yarın incir toplayacağım diyor bi denesi. Babam diye atlıyorum bir anda mevzuya yan masadan. Babam Reşadiye doğumlu, dedem gümrükçü imiş zamanında burada diyorum. Bir halam ve bir amcam gömülüymüş Cumalı köyüne diye de ekliyorum. Miras işimi diyor bir tanesi. Yok diyorum. Ne para ne pul işi, bu iş meraktan da değil aslında, nedir ben de bilmiyorum ne işi. Bana isimler veriyorlar, kendi isimleriyle birlikte. Fakat kendimi define avcısı gibi hissediyorum o andan sonra, olmadığım halde. Yarın olsun hele Cumalı köyüne gideceğim mezarlık ziyaretine.

20160904_151630
Orhan’ın Yeri/Karya Çay Bahçesi

4-6-09-2016-1
Orhan’ın Yeri/Karya Çay Bahçesi
20160904_151759

Kapıdan çıkarken ve hesabı ödemezden hemen önce sessiz sessiz etrafta dolaşan, biraz hülyalı bakışlı ve hep dalgın adamın Orhan’ın Yeri’ndeki Orhan’ın kendisi olduğunu öğreniyorum çocuklardan. Bulutların üzerindeymişçesine hareket ediyor. Herşeye rağmen ortama hakim, gürültü etmeden köşesinde oturup, fısıl fısıl direktifler veriyor. Bazense el kol işaretleri yetiyor. İşte öyle bir insan Orhan’ın Yeri’ndeki Orhan. Orhan Karadağlı ise onun adı.

20160904_165022

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Bir Blog Açın.

Yukarı ↑

Soledad/Hábitat

Madrid y sus Circunstancias

Gendering the Smart City

UK-India network curating safety in the city through community art, digital technologies and participatory mapping

MARJİNAL KAFA

BAŞKA BAKMAK LAZIM DİYENLERE...

haganbey

Diş fırçalamak sosyal bir eylemdir.

ahmetss

A modern business theme

GÜVENLİK KAMERA MONTAJ VE KURULUMU

Ankara Güvenlik Kamera Sistemleri Montaj Kurulum ve Arıza Bakım Servisi

yeni bahar

YENİLİKÇİ KIZLAR

İsmail Firdevsoğlu

Çok Okuyup Az Yazan Orta Gezen - #Çokayog

SaphilopeS

ne güzel blues ne güzel karanlık

aleyna'nın blogu

Profesyonel Çekimler

Ümit Hüseyin ÖZER

Farklı bakış açıları, farklı fikirlere uzanır. Farklı fikirler, gelişim ve bilgiye temel oluşturur. Bilgi ise güçtür.

Sinemass'a Hoşgeldiniz

Sinema,Film,Eleştiri,Öneri

Gezegenim

"ama fırtına olmadan dalgalar büyümez ki!"

BİRİKTİRDİKLERİM

YAŞAM PORTALI

siyahgolge

siyahgolge

Sin Edebiyat

iki aylık şiir ve edebiyat dergisi

Alperen Durak

#alperen #reis #birumutturyaşamak

Sadecilik

Sadeleşerek özgürleşin.

SÖZDÜŞÜM

Sözlerin Gülümsemesi Gülden Belli

İzmir nakliyat

İzmir evden eve nakliyat firmaları arasında en iyi ev taşıma ve ofis taşıma firmasıyız. Atasun evden eve nakliyat firmasıyla sizde izmirde sorunsuz ev taşıyın.

Shu’s World

Sanat,şiir,edebiyat

ZÎZNASE

bilgelik sevgisi...bilgi aşkı

Aksaray Ömür Oto Kurtarma Çekici

aksaray cekici aksaray oto cekici aksaray kurtarici aksaray oto kurtarma aksaray kurtarici oto kurtarici aksaray oto cekici aksaray aksaray çekici

CeylancaHerşey

Dijital Kahve, Reklamcılık, Film ve Edebiyat Hakkında KADINCA

kendimesozumvarcom.wordpress.com/

Bu sayfadaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi vardır.

Türkçe Öğrenmek istiyorumm

Dünyayı güzellik kurtaracak bir insanı sevmekle başlayacak herşey...

Yaşama Dair Herşey

My WordPress Blog

Oku!

Yaratan Rabbinin Adıyla...

Dearpink

yaşama dair..

mythought

Wichtig ist zu verstehen, was man liest...

Şifa Otağı

Ruhsal ve Fiziksel Hastalıkların Teşhis ve Tedavisi-Şifa Enerjisi-Hacamat-Sülük-Refleksoloji-Lenf Drenaj-Nefes Terapisi-Akupunktur-Manuel Terapi-Bilinçaltı Terapisi-Aroma Terapi-Fitoterapi-Yaşam Koçluğu

geceninkuyusu

genelde içimden atmak için yazarım, hatırlamak için değil

haricibellek

Unutmayalım diye yazıyoruz.

Benim sesim

Müziğim dillerde

siyah lale

açık söz ve cesaret herzaman işe yarar ;)

comMEDIA

iletişim ve medyaya dair herşey

%d blogcu bunu beğendi: