ZAHMET :
Asabımı bozar, canımı sıkarsın
Yine de yanımda kalırsın
Fırsatını kollar, türlü türlü evham yaparsın
Beni kendine inandırırsın
Günü geldiğinde kapımda yatansın
Gençsindir, al al olmuş yanaklarınla koşarsın
Neşeyle dolarsın
Yıllar yıllara dokundukça
Neşen üzüntülerine yaslanıp kayboldukça
Teninin rengi asırlık bir mermere yaraştıkça
Coşkun uzaktaki denize karışır
Tay tay adımlara dönüşün artık çok yakındır
Kadehlerinin sayısı,
Kahkahalarının sıklığı
Arayışının şiddeti
Gitgide azalır
Bundan böyle söz mana için bir tuzaktır
Kelimeler diline yabancı bir lisandandır
Yılların yorgunluğu gözlerinin anlamıdır
Ufuk çizgisinde kendine nafile bir son
Arar durur, sorup bılamazsın
Yarattığın acı dolu olasılıklar karşısında
İçimden demek geçti şimdi
“Sen ne kötümser bir yazanmışsın kardeşim!”
Geçmişin tadı kaçar
Bir kuş olup kafesinden uçar
Bir ömür tek güne sığar
Seni sen yapanların önemi artar.
Günler kıymetlenir;
Her geçen gün değersizleşen vaatleriyle
Rehberin olmaya kalkar,
Geceler kasvetlidir;
Karanlığında gizlenen hazineleri
Anlamsızdır tevekkeli
Ölmek sıran geldi, haydi
Ölüm bir yabancının sağ eli
Boş yere tanışıklık ara dur bakalım şimdi
Sanki anan bacın o an bir yabancıdan daha mı iyi?
Ölmek bir fiilden fazlası
Öznenin yakın arkadaşı
Ben, sen, o
Kardeşler benzerler birbirine
Ben, sen ve o
Gerisi bir dolu zahmet
Doğarken öldük her birimiz
Yaşamak oldu zahmetin öteki ismi
Bir gövdenin içinde
Sığdırmaya çalıştığın ruhun yorgun
Bir an önce kaçmak peşinde
Bir Cevap Yazın