EFENDİM
İlk nefesim
Tattığım ilk damla sütüm
Dudaklarımdan dökülen ilk kelime
İlk düşüm
İlk kabusum
İlk adımım
İlk gülüşüm
İlk öpüşüm
Aldığım ilk haz
En tatlı uykum
En güzel sorumsuzluğum
Hiç geçmeyen huzursuzluğum
Her gece başımı yastığa koyduğumda konuştuğum.
Hiç bıkmadan, hiç usanmadan
Ama her gece her gece
Adını andığım,
Hiç susturamadığım,
Uzun yolculuklar sevmeyen vicdanımın sessiz sesi.
Kalabalıklardaki can yoldaşım
Yalnızlığım
Dar zamanlarım
Bir darılıp, bir barıştığım
Hep sığındığım, mesafesizliğim
Sıkışmışlığım ve tüm çaresizliğimle
Bak uçurumun kenarındayım işte!
Dallarının yüksekliğinden gökyüzünü görmenin mümkün olmadığı bir ormanın orta yerinde
Düşmanların, ezeli rakiplerin karşısında
Kendinle bir başına
Demir parmaklıkların ardında
Kendi ellerinle tuğlalarını ördüğün evinin orta yerinde
Senin olmayan bir savaşın içine çekilmişken
İçi bomboş ruhunla dizlerinin üzerine çökmüş kurtulmak için yalvarırken
Son nefesini nerede ve nasıl vereceğini düşünürken
Ve kendi muhasebeni yapmak için talihsizce sınırsız zamanın varken
Gökyüzündeki işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiş bilmiş etrafındakilere anlatır birisi
Kendinden üstün bir insanın varlığıdır tek isteği
Tıpkı diğerleri gibi.
Dinler yerini inanca bıraktığında
Sen kendini inançla avutursun
Aşkla şapşallaştırırsın
Cinsellikle oyalarsın bir zaman
Öfkenin verdiği sorumsuzlukla meydan okursun tüm dünyaya
Savaş kaderinle senin aranda; başkaları müdahil olsa da.
Fihristi olmayan kitabının ortalarında kehanetler var tam anlaşılamasa da
Bir yazılır bir bozulurmuş
Sözler uçuştuğunda
Kuşlar kanatlarını her çırptığında
Rastgele değil sırayla.
Yarın aslında bugün
Gelecekse şimdi
Bir son gerek başlangıç için
Bir’az ışık, bir parça umut, sonsuz gurur
Ayakta ölmek için.
*Üçüncü paragrafta Bukowski’den birkaç satırcık intihal vardır. Hepsi o kadardır. Bukowski ise yatmakta olduğu yerde yahut her neredeyse tüm bu intihalleri hak etmektedir kanımca, feci şekilde.
ÇİZER: MATAZİZMA
Bir Cevap Yazın