YUVA
AĞAÇ:
Hem yerdeyim, hem gökte
Kah yukarıdayım, kah aşağıda
Sınırdayım, akarım
Sınırsızım, uzarım
Geçmiş bendim, gelecek benim, şimdi şu anı kapsarım.
Ben ben olduğum gibi
Aynı zamanda hepinizim.
Hem ormanın, hem hayatların, hem dünyanın
Orta yeriyim.
Köklerimde yeşerir hayatlar
İster cin deyin, ister peri
İster ağaç, ister odun
İster bekçi, ister yolcu
Beynimle, kalbimle, uçmaz kanatlarım, değerli dostlarım ve sonsuz ruhumla
Ben buradayım işte.
Yüreğimi yerleştirdim en ulaşılmaz yere.
Mevsimlerle değiştim, evrildim ben de.
Sıtmaya yakalanmışçasına titredim sert esen yellerde
Bilinmezliğin ürküntüsünden sığındılar en kuytu köşelerime
Gene de korudum kolladım gücüm yettiğince.
Kalabalıktır köklerim
Olmadı meyve veririm.
Saf bir yürekle kalbinize
Acı da olsa bir tatla zevkinize
Rengarenk kollarımla gözünüze hitap ederim.
Bensiz yapamazsınız bilirim.
Kendi dilinizde bana ve kardeşlerime isimler verdiniz.
Bazen gelip kestiniz, bazen kollarımdan ettiniz.
Sincap ve kuş yuvalarını taşlayıp
Köklerimi kuruttunuz.
O kadar canım yandı
O kadar sustum.
O kadar öfkelendim
O kadar sustum.
Bilmezdiniz ki
Yerin altındakinin olduğu kadar
Hayvan dediklerinizin de bir ruhu olduğunu
Ve iki tarafın kendi arasında
Geçinip gittiğini
Hatta alışveriş ettiğini
Sizinse yerin üstündekini katledip
Altındakinin tepesine ettiğinizi
Ve eninde sonunda gelip sizden intikam aldıklarını
Hiç bilemediniz.
Onlarsa sizin vicdanınızla oynadı.
Hala anlamadınız.
Bir gökdelen uğruna harcadınız beni
Bir yüzme havuzlu villa
Ve içine girip, bunaldığınızda deniz kenarında tatil planları yaptığınız işyerleriniz için.
Sonunda dönüp dolaşıp, gene bana geldiniz.
Siz akıllanasınız diye
Hastalıklar icat oldu
Şişmanlar, obez oldu
Çocuklar gelişmez oldu
Ne çok acı çektiniz sevdikleriniz için.
İntikam tatlı diyen atalarınızın yanında
İntikam elzemdir diyebildik ancak.
Sizin tür biraz tuhaf galiba.
Anlatıyor O yukarıdan
Her nesle, her ırka, her yüzyılda
Bunca akla aptal olunamayacağına göre.
Bilip de bilmezden gelmektesiniz kanımca.
MUZİP AĞAÇ PERİSİ:
Doğum yerim burası, bu ağacın yedi kat altı.
Doğum günümse aynı ulu ağaca tutunduğum andı.
Burada doğdum, burada büyüdüm, burada da öleceğim.
Bu ağaç benim tarihim, ben bu ağacın kaderiyim.
Saçlarım beyazlamaz benim
Rengim değişmez benim
Sevinince suyla
Öfkelenince ateşle beslenirim.
Ben varoluşun bir evresiyim.
Ben neslimin bir üyesiyim.
Ne ayazdan etkilenirim, ne kuraktan.
Ne yağmurdan, ne çamurdan.
İnsanoğlunun yolu düşer bazen.
Bilmezler ki burada da bir hayat sürer gider ezelden.
Bir gün bir tanesinin yolu düşmüştü bu taraflara
Destursuz bırakmıştı sıvısını bir anda
Kafama etmişti kısaca
İntikamım fena oldu o dişiden
Allahtan verilmiş sadakası varmış derken
Ceza olsun diye damarlarında akan tüm kanı akıtacakken
Süzülüverdi bacaklarının arasından yol bulunca bir anda.
O an öfkemi hissetti korkuyla.
Çok pişman oldu sonra.
Varlığımı kabullendi günler sonra.
Ben buradayım.
Bir yere gitmedim.
Haber saldım ona rüyada.
Kan ter içinde uyandı o anda.
Aklına geliverdim bir anda.
Çıktı geldi, son anda.
Özür diledi yıllar yıllar sonra.
Korku yoktu üzerinde
Pişmanlık ve keder de.
Yüzlerce ağacın arasında
Ben bildirdim yuvamı ona.
Saygıyla eğildi kapımda
İncitmeden de gitti bir anda.
Muziptir benim adım
Bir şaka olsun dilinde adım.
ÇİZER:MATAZiZMA
Bir Cevap Yazın