NE İÇİN YAŞIYORUM?
İSMİNİ VERMEK İSTEMEYEN VOLKANİK BİR DAĞIN PATLAMADAN ÖNCEKİ SON SÖZLERİ:
İçimde biriktirdiklerim var kolay kolay atamıyorum
Uğursuz etiketlerim var bir türlü kurtulamıyorum
İçimde bir festival var herkes bilsin istiyorum
Sabır sabır sabır diyorum sonunda saçılıyorum
Siz benim yıllardır vakur ama küskün durduğuma bakmayın
İçimde tonlarca kızgınlıkla biriktirdiğim öfkem var
Lav olsun üzerinize yağsın istiyorum.
En nihayet oh olsun dercesine bir anda patlıyorum.
Sonsuz kilometre hırsla pırnakıl lavlar fışkırıyorlar ağzımdan
Akıyor, yayılıyorlar başımdan aşağıya kilometreler boyunca
Önlerine çıkan her canlıyı, her bitkiyi, her insanı
Her ağacı, her evi ve her bir başı
Dudaklarında feryat, gözlerinde korku
Tavşanlar gibi şaşkın
Şaha kalkmış bağlı bir at kadar kadar çaresiz
Kimini uykusunda, yatağında
Kimini en edepsiz anında
Yakalıyorlar büyük bir iştahla.
Ahh bir bilseniz bu ne çok zevk veriyor bana!
Çığlıklarla kaçışıp, hayatın o son çığlığını anlamsızca ortalığa saçarken
Saçmasapan harcadığınız evren saatiyle çok kısa süren dünyadaki hayatınızda
Tüm talihsizliklerinizi, kederlerinizi, acılarınızı, zavallılıklarınızı, hayal kırıklıklarınızdan arta kalanlarınızı eziyorum kolaylıkla
Ve evet hayatlarınız çok saçma, kurtardım işte sizi böyle apansız gelerek bir anda.
İçimde biriktirirken magmaydı, ortalığa saçılınca adı lav oldu.
İçimde biriktirirken daha sıcaktı, sokaklarda soğur oldu
Ben eteklerimden kovdukça, insanlar bereketimden gene başıma üşüşür oldu
Ben kızılca kıyamet koparırken, insanoğlu görkemimden peşimi bırakmaz oldu.
Ne yapsaydım denizin altında mı saklansaydım, ama onu da yapan oldu.*
Ne için yaşadım bunca zaman diye sordum kendi kendime
“Hiç”bir anlamı yoktu, çok saçmaydı Hz. Süleyman’ın dediği üzere
Sakla sakla sakla’n dedikçe çamura dönen içimden kurtulunca dünya bana bahar
Sizeyse dondurucu soğuk oldu ben güneş ışınlarınızı engelledikçe.**
Kıymetimi hiç bilmediniz ben değerli bir mücevherden fazlasıydım belki de
Ölümlü olanın üzerinde yaşadı izlerim yüzyıllar sonra bile.
Ağaçlar ayakta ölür, dönüşürmüş kendi türüne
İnsanlar yatakta ölür, bir ağaca dönüşürmüş gömülünce
Bense gizli bir hazineydim, bir gün dönüşüverdim hepinize
Tek ayrıştıramadığım hislerim oldu; ondan bulamadınız beni düğüm olmuş genlerinizde.
HIZINA YETİŞMEKTE GÜÇLÜK ÇEKTİĞİMİZ LAVLARIN PATLAMADAN ÖNCEKİ VE SONRAKİ HİSLERİ:
ÖNCESİ(ÇOK DOST CANLISI DEĞİL MAALESEF BU BÖLÜMDEKİ HİSLER):
Üç bin derece sıcaklıkta yaşamak nasıl bir şey tahmin edin bakalım kendinizce
Kaynayan bir kazanda öfkeli fokurtular içinde yaşıyoruz bizler burada kendi kendimize
Ateşimizle kendimizi tüketmeden yaşamaya bakıyoruz hiç kolay olmasa da duvarların içinde
Aylar, yıllar nedir ki; biz kaç yüzyıldır buradayız çıkışı bulamadık bu hapishaneden çok istesek de
Kaderi yazan bilir diyorlar ama okuma yazma bilmiyoruz ki yazmak istesek de
Hiç ölmeden, hiç günyüzü görmeden, hiç kabul görmeden yaşayıp gidiyoruz bu karanlığın içinde
Bunca mahremiyet içerisinde -ah bir çıkabilsek keşke-
Gün gelir de bir mevsimde, o en tepeye erişip aktığımızda “dışarıdakilerin” üzerine
Neler olabileceğini, neler yaşatabileceğimizi biliyoruz elbet bunca birikmiş öfkemizle.
PATLAMA ESNASINDA MAGMANIN HİSLERİ:
O kadar hıncımız var ki çok çaresiziz, anlatamıyoruz kimselere
Artık dayanamıyoruz burada, yeter çektirdikleri bizlere
Yükseğe, daha yükseğe, en tepeye
Az gayret, bol cesaret, el birliğiyle kıracağız zincirlerimizi
Saçılacağız evrene.
Nefes almak güçleşse de daracık geçitte
Vakit tamam, bekle bizi geliyoruz en nihayet eteklerine.
Ya yükseleceğiz gökyüzüne, ya çamur olup gideceğiz en derine.
Ama her şey daha iyidir elbette bu karanlıktan, kızgınlıktan, sonsuz döngüden
Bizce böyle.
PATLAMA SONRASI LAVLARIN YAŞADIĞI BİR TUHAF HİSLER:
Her yer bizim, her nefes bizim, hiç kimse duramaz artık önümüzde
Havadaki oksijen fazla geldi bir parça sadece.
Yakıyoruz, mahvediyoruz önümüze geleni tek seferde
Taşlaştırıyor, kurutuyor, yakıyor, boğuyoruz her şeyi
Oh olsun işte hepiciğinize(arada gülümsemek iyidir).
‘Vicdan vicdan vicdan!’ diye bağırışıp duruyor insanoğlu
Biz kaybettik sağduyumuzu, yok olun gidin siz de
Yanarak gittiğinize göre cehennem yok öteki tarafta hiç birinize.
Bir alışkanlıktan ibaretti hayatınız, nasılsa memnun değildiniz
Bizce ve sizce.
Biz tattık o hissi, o yeri, o cehennemi; affetmek yok, uslu olun, ses çıkarmayın
Hemen şimdi bir aferin de bizden size, hepinize!
ÇİZER: MATAZİZMA
NOTLAR:
*: Dünyanın en büyük yanardağı olarak bilinen Tamu Masif Yanardağı, Japonya’nın 1600 kilometre doğusunda, Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinde yer alır.
**: Tarihe “Yaz mevsiminin yaşanmadığı yıl” olarak geçen 1816’da, bir yıl önce yaşanan volkanik patlamalar Kuzey Avrupa, ABD’nin kuzeydoğusu ve Kanada’da dört mevsim boyunca dondurucu kış soğukları yaşanmasına neden oldu. 1815 yılında sonuncusu Endonezya’daki Tambora Yanardağı olmak üzere bir dizi güçlü volkanik patlama yaşanmış ve atmosfere saçılan küller güneş ışınlarının yer yüzüne ulaşmasına engel oluşturmuştu. Ortaya çıkan soğuk hava dalgası, birçok ülkede tarım ürünlerinin donmasına ve kıtlığın yaşanmasına yol açmıştı. Etkisini iki yıl kadar sürdüren soğuk hava dalgası, ABD’den İngiltere’ye göllerin donmasına, tarım ürünleri ve hayvanların telef olmasına neden olmuş, yaşanan kıtlık ve ekonomik sorunlar Avrupa’da ayaklanmaları tetiklemişti.
YAZARININ PEK BİR ŞAHSİ NOTU:
Yukarıdaki iki not sağdan soldan yaptığım alıntılardır, böyle biline. Bir küçük araştırma yapmam gerekti bu mısralar yazılmadan önce. Ve lanet olsun karikatüristleri, çizerleri hedef gösterenlere.
Bir Cevap Yazın