GCECE GÜNDÜZ
GÜNEŞ:
Sana gündüzler gönderiyorum fersah fersah yükseklerden
Işıklar yağdırıyorum üzerine
Gündüzler dolusu
Isın diye
Suretim parlasın diye.
Gülücükler nasibini alsın gamzelerinden…
Beni görünce sevinç duyarsın içten içe
Sen kabul etmesen de yüzüne yansırım ince ince
Bekler durursun bir tepenin ardından nazlı nazlı yükselişimi
Umut vardır gelişimde, doğan her eşsiz günde
Saat sabahın altısı olmuş bile
Bak doğuşumu müjdeliyor saatlerin, koş git bak pencerene.
Bahtım enerjiyle doludur
“Sabah nazım” pek meşhurdur
Batışım coşkuyla kutlansa da
Aldırmam, ertesi gün nasılsa doğarım tüm haşmetimle.
Her iklimde, her şehirde farklı farklı salınarak yükselirim.
İşte, bak, gösterdi saatler yediyi
Göründü yüzüm
Geçti gitti bütün esnemelerim
Uzaktan bir horoz sesi
Müjdem oldu onun sesi
Gecenin ayazından kuytulara saklanıp korunan
Sığınak yaptığı kendi paltosunda dertop olmuş sokak köpekleri
Silkinmeye başladılar aynı horozun ötüşüyle
Merak etmeyin gün boyunca, ayrı ayrı, bir sürü müjdem var her birinize.
Mutluluğun mutluluğumdur
Rengini verdiğim.
Keyfini verdiğim.
Hep takip edersin bilirim.
Benimle uyanır
Benimle coşarsın
Her yeni günde.
Güç alırsın benden
Halbuki erişilmezim ben.
Okyanuslar aşar
Kıtalar değiştirirsin benim ruhuma hükmedebilmek için
Tüm hücrelerine sızarım ben de senin.
Bu bana güç verir
Ruhuma sükut verir
Çemberime güven verir.
Dilimden anladığın kadar
Sen benimsin
Ben de senin.
Sahne benimdir her yeni doğan günde
Mendil sallayan kırık kalpler bırakırım her batan günde.
Bir şehrin üzerine akarım
O şehrin üzerinde parlarım
Sımsıcak olur içler beni görünce
El yakmadan, aşkları parlatırım cilalar atarak
Parklardaki bankların solgun renklerinde coştunuz sayemde.
Şükredin bana; ilişkini, belki de bitmekte olan bir evliliği
Karşılıksız kurtardım diye…
Gün oldu doğan çocuklarınıza verdiniz ismimi
Hep parlasınlar diye.
Belli ayların, belli saatlerinde ise ilişkimiz mesafeliydi gönül başka türlü istese de…
Rotamın dikine
Canımın istediğine
Canım istediğince
İster yığınlara
İster ıssız bir adaya
Azar azar kuzeyin mutsuz çocuklarına
Kızıl kumlara
Solgun yanaklara
Çökük avurtlara
O kıtadan bu kıtaya
O tenden bu renge
Dolaşır dururum kendi yörüngemde.
Ara ara cezanız
Ara ara ödülünüzüm
Kanıksanmış olsam bile.
Kuşlar bile bir başka öter
Beni müjdelercesine
Geçmiş güne selam gönderircesine.
Saat sekiz.
Şehir canlandı bile.
İnsanlar yollara düştü, bebekler uyandı içine doğduğum son yeni günde.
Şimdi çoktan geldi İstanbul’a sonbahar
Hüzün bulutları dağılır dağılmaz
Çıkacağım ortaya
Ve her yeni günde doğacağım üzerinize
Hiç bıkmadan, hiç usanmadan, hiç utanmadan
Arsız arsız, tekrar tekrar, farklı saatte, farklı yerden
Özenle, istekle, sevgiyle doğacağım üzerinize; dünya bitesiye…
AY DER Kİ(ÇİZERİ TARAFINDAN HİLAL HALİNİN HALET-İ RUHİYESİ VE BİR ŞEHRİN HALET-İ RUHİYESİ BAZ ALINARAK ÇİZİLMİŞ BULUNULSA DA, YAZARI TARAFINDAN SADECE HİLAL’İN HALET-İ RUHİYESİ ESAS ALINARAK DİLLENDİRİLİP, KONUŞTURULACAKTIR BU KENDİ DEĞERİNİ TAM MANASIYLA KAVRAYAMAMIŞ, ÇOK DEĞERLİ VE SEVGİLİ HİLAL ÜZERİNE; UFACIK BİR DİPNOT OLARAK DİYEBİLİRİZ Kİ, BELKİ DE BİR FISILTI OLARAK KULAKLARINIZA İLETEBİLİRİZ SADECE ESEN TATLI BİR RÜZGAR İLE, GÜNEŞ’ te HEMFİKİRKEN HER ŞEKİLDE, TEK ŞEHİRDE HALDEN HALE GİREN AY’ın EN NAZİK HALİNE BÜRÜNDÜĞÜ HİLAL HALİNDE BİLE YAZAR VE ÇİZER ARASINA BİR TAKIM AYRILIKLAR GİRMİŞTİR FİKREN VE KISMEN CEBREN, NEREDEN GELDİĞİ BELLİ OLMAYAN KURUNTULAR YÜZÜNDEN):
Gecelerin çırağıyım ben
Sessizce gelir
Yerleşirim bana tahsis yerime
Bir titrek ışıktan ibaretim
Isıtamam bedenleri, denizleri
Eritemem karları, çözdüremem buzulları
Ne mevsim geçişlerini yaşayabilirsiniz benimle
Ne kuvvetli bir matematik hesabına konu olabilirim deha beyinlerde
Basittir mantığım
Akşamları çıkarım
Sessizlikten güç alırım
Ne tapılırım
Ne uğruma adaklar adanır
Güneşin gölgesinde
Biçare
Kendi köşemde
Doğamadan
Sıramı beklerim
Ha çıktım ha çıkacağım diye
Ama hep sessizce.
Kaderimde varmış uydu olmak
Uygunsuz hallerin başrolünde oynamak
Boktan bir filme konu olmak
Kurt adam efsanesinde gecenin gözü olmak
Bozulmuş dünyanın
Bozuk insanlarının
Sapkın halet-i ruhiyelerinin sebebi olmak
Benim üzerimde çalışan bilim adamlarının
Kaz kafalı yönetmenlerin
Yazmak telaşındaki yazar müsveddelerinin
Sözde kehanetleriyle
Anlamsız anketlerinde
Hep kötü adam rolünde olmak
Kızgınım her birinize.
Konuşmayacağım artık hiçbirinizle.
Ah bu sessiz duruşum
Ah bu çekinik hallerim
Solgun ışığım
Zamansız çıkışım
Gece bekçiliğim
Uğursuz döngülerim
Başcağızıma ne işler açtı bilseniz
Dünya son bulana dek suçluyum
Hayatlarınızda mahkumum.
Tanık olacakken sanık oldum
Meşum cinayetlerinizde.
Gecelerin Tanrısı çok iddialı olurdu
Benim gibi bir uydu için.
Bayraklarınıza koydunuz beni
Bir sağa baktım bir sola
Yanımda bir yıldız, olmadı bir sürü yıldız
Kah göndere çekip, kah rüzgarda sallandırdınız
Rengim solana, paramparça olana dek
Bir de uğruma savaşlar yaptınız
Orada bile başroldeydim
Şairlerin kalemindeydim
Ben gene istemesem de
Yok, olmaz desem de.
Güneşe pervane oldunuz
Bana şirk koştunuz
Yetersizliğimden yakınıp elektiriği yola koydunuz
Güneşler ki en derin denizlerde yıkanırlar*
Ben hep sığ sularda yoldaş oldum.
Geçmiş zamanın romantik şairlerinin kalemlerindeki gücün
Beni benzettiğiniz bir titrek mumdan cesaret aldığını
Ne çabuk unuttunuz.
Her doğan günde
Beni bırakmaya azmediyorsun ya,
Etme
Kamaşmasın gözlerin benim başkentimde
Hüznüm bir başka güzeldir
Akşamlar çöktüğünde
*:Baudelaire, Balkon şiirinden
ÇİZER:MATAZİZMA
Bir Cevap Yazın