GELİNCİK
Ah benim aynı topraktan doğma eşsiz dostlarım
Ah benim yazgısı bir, susuzluğu eş biricik kardeşlerim
Ah benim varoluşu kısa, kuraklığı acıklı yoldaşlarım
Hani her çilemizi birlikte yaşamıştık!
Hani her yokluğa beraber katlanmıştık!
Hani yeterdik biz birbirimize!
Hani tüm yolculuklarımız ortaktı!
Hani biz tüm sırlara vakıftık!
Hani sevmektense, sevilmek daha kolaydı!
Ayaklarım olsa yürüyebilsem keşke
Kanatlarım olsa uçabilsem gökyüzünde
Toprağa bağlanmadan büyüyebilsem özgürce
Yağmuru beklemeden açılsam yaprak yaprak.
Nazlansam rüzgara inat, güneş yüzünü gösterdikçe
Uzatabilsem ömrümü, ömrüme katlanabildiğim kadar.
Öğrenebilsem seni sevmeyi
Gelincik kalbim kadar.
Bir gelincik seve’de’bilir
Hiç bilmeden üze’de’bilir
Yarınını hiç bilmeden
Gece gündüz
Rüzgarlara karşı durabilir.
Zamanım gelmek üzere, ola’da’bilir
Zaman sensiz çook boş geçmiş, ola’da’bilir
Tüm bunlar benim kabahatim, olmaya’da’bilir
Yaradılışımdandır kader dedikleri, kim bilir?
Varoluşuma çok gereksiz anlamlar yükledim durdum kendi kendime
Kısık sesle konuşmam gerekti dost bildiklerimle
Çevirmek istedim göktekini yerdekine
Bense başımı çevirebildim sadece gökyüzüne, o da boynum elverdiğince.
Minnetkar hislerle takip ettim hassas dengeli evreni, incelikle.
Anlatmalıyım bildiklerimi, tüm kardeşlerime
En ince planlar,
En tuhaf hisler,
En plansız anlar
Evrenin plansızlığından çıkıyorlar bir anda.
Sense yanlış zamanda çıkıverdin bir anda karşıma
Kaderimiz böyle imiş
Boşunaymış gayretlerim
Anladım en sonunda.
Gerçekler gerçek olamayacak kadar gerçektiler.
Tuhaflıklarım, köklerimden bugünlere taşıdığım
Nefesim, içimdeki bir yabancı çok geç tanıştığım
Ve sen geldikten sonra kavradığım.
Geçmiş hep aklımda
Bugünüm yanıbaşımda
Gidemedim ki hiçbir tarafa.
Tarifsizlik var yarınımda
Talihsizlik coğrafyamda
Nasıl yaşarım ben bundan sonra gelincik kalbimle bir başıma?
Şimdi geldi sevme yaşım
İşte buymuş bilge yaşım
Rüzgar beni savursa da
Buymuş benim en güzel yaşım.
Bir fırtına var yaklaşmakta olan
Bense kırılgan bedenimle, kalakaldım ortada.
Sığınacak kuytular arayıp durduktan sonra
Ruhumu aldım koydum karşısına, sonsuz savaşçım o, bundan sonra.
Anladım ki ben hep bir başımaymışım kalabalıklar arasında.
Ruhum çözülmeye başladı artık en sonunda
Teslim oluyorum kaderime dallarım elverdiği kadar
Sararıp soldum korkumdan acımasızlıkların ortasında.
Tek sığınağım kendim oldum
Rüzgar hepimizi sarsacak nasıl olsa.
Sarıp sarmalıyor titrek bedenimi bir azgın fırtına
Savaşıyorum var gücümle; vazgeçmeden, olduğu kadar.
Bakıyorum etrafıma, herkes ya kırılgan ya hep hasta
Geçmiyor sızlanmaları, sonumuz çok yakın galiba.
Varsaymışım hayatımı, altımdaki toprağın ömrü kadar,
Bilmezdim ki gelinciklerden uzunmuş toprağın ömrü
Biz savrulurken, o yerinde bekledi durdu kara kara.
…Ve kahretsin! Bu da San’a.
ÇİZER: MATAZİZMA
Merhabalar.
Efendim, çok güzel bir şiir okudum, tıp ki bir roman, bir hikaye gibi, o kadar güzel, sade ve duru bir anlatımı vardı ki, doyamadım okumaya, doyamadım sonunu bağlamaya. Kaleminiz ve yüreğiniz güçlü ve daim olsun. Tebrik ederim, kutlarım efendim. Diğer şiirlerinizi de okumaya geleceğim. Demek WordPress’te böyle güzel şiirleri olan blog sayfaları da varmış!..
Selam ve dualarımla.
BeğenLiked by 2 people
Yüreğinize, elinize,zihninize sağlık.Teşekkürler…
BeğenLiked by 2 people
Matazizma’nın gelincikleri de güzel ama:)
Övgüler de insanın hoşuna gidebiliyormuş diğer taraftan:)
BeğenBeğen
Merhabalar.
Evet, şiiri görünce gelincikleri unuttuk. Onların da hakkını vermek gerekirdi. Bizim oralar da fotoğraf karesinde görüldüğü gibi, böyle sık gelincikleri olan toprağa “gelincik tarlası” derler. “Matazizma” grafiker olduğunu sanıyorum. Kim olduğu konusunda tam bir bilgi sahibi değilim ama, bu güzel gelincikleri için çok teşekkür ederim.
Selam ve dualarımla.
BeğenBeğen