Beni çağırdığın hiçbir ismim
Hiçbir makalenin konusu
Hiçbir yemekteki hiçbir baharatım
Tatsızım
Beni oralarda arama.
Beni ismimle çağırma
Bulamazsın çünkü
Olası köpeklerinin isimlerini düşün
Çok istersen
Birinden biri olsun adım
Kabul
Sevdiğin şarabın rengi dilimin rengi olsun
Kanım
Unutmak için içiyorsun
Küskünlüğünü biriktirip
Sonradan çözülüyorsun
Beni üzme ne olur
Kederden ölünmeyeceğini söyledi doktor
İçime su serpilmedi
Tanrı sana seni vermiş
Yetinmeyi bil
Şehirler ülkeler çare değil yalnızlığına
Ne arıyorsun daha
Seni sevecek tanrılar mı?
Tanrılar seni aramazken
Vazgeç
Giderken kendine yakışan bir suç işle
Ve öyle git.
Kasım ayı ölüm ayıydı
Ben ölüyüm
Şimdiden üç aylık.
—-.—-
Ölmemesi gerekenler erken ölür hep. Uzun yaşayan politikacılar halktan çalıyorlar sanki. Onlar da veriyor. Halk onlar.
—-.—-
En kıymetli öpücüğünü kime saklarsın? ==> Saklayıp da vermeyeniniz kaldıysa.. Bunun için ya çok genç olmalısın, ya çok sevgisiz, ya çok umutsuz, ya çok pasif. Ya çok gereksiz bir anda ortaya çıkıverirse ve utandırırsa seni? O an yönlendirecek tüm hayatını sen farkında olmasan da. Tek bir öpücüğün peşinde ne hayatlar soluyor bir bilsen. Amma da kıymetliymiş enikonu bir öpücüktü hani?
—-.—-
İnancımı sorguluyorum. Kendisine gıyabında kastım var. Beni bazen ortalık yerde yapayalnız bırakıyor. Kafam meşgulken uğramıyor, neymiş efendim rahatsızlık vermek istemezmiş. Ne zaman belaya bulaşıyorum, hemen çağırıyorum gelmesi için. Milyarlar içinde beni buluyor. Bu büyük bir başarı ve takdir edilmeli. Ediyorum. Nankör değilim. Ama sonra gene çok işim oluyor ve ne zaman gene burnuma kadar batıyorum, panik halinde çağırıyorum tekrar ve bu tekrarlar ben ölene dek bu sıklıkta ve şaşkınlıkla sürecek sanıyorum. Bile isteye dünyaya getirdiğin tüm çocukların başına bela olmuş ve sen ara ara da olsa yoklamaktasın tek tek. Çok cesursun ve yenilmez ve iyisin. Ben olsam hepsine küsmüştüm tek tek, tövbe etmiştim dünyaya getirmeye, aynı hataları tekrar tekrar görmemek için. Bense ne çok adilim, ne çok sabırlı. Bırakıp gitmiştim hepsini bir başlarına bu dünyada. Gayp bundan iyi demiştim. Uzaylılar beni insanoğlundan daha iyi anladı demiştim. Çoktan ben herkesi terk etmiştim ve gitmiştim. Sen hala duransın. Bir yerlerde bekleyensin.
Sabrın, dilim olsun.
Kalbim, evin olsun.
—-.—-
Ahmak ıslatan türde bir yağmur çeşidinin altında bön bön sağıma soluma bakınmaktan saçak altı bulamamış kedilere döndüm. Silkinesim ve derime işlemiş tuzsuz yağmur suyunu atasım var ama çok fena yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. İçgüdülerim arasında yer alması gereken “kendimi koruma içgüdüm” gerilerde yer alıyor sanıyorum. Benden kedi bile olmazmış.
—-.—-
Etrafımda çok fazla dangalak çift var. Hepsi değil ama; büyük bir kısmı(Alındıysan sen de onlardansın, en büyük düşmanın olarak görüyorsun şu andan itibaren beni, saçmalama düşmanınım ama en büyük biraz fazla olmadı mı?). Yaptıkları dangalakça hamleler, gelecek korkularının koroda ulumaya dönüşmüş halleri(gelecek kitaplarda yazılı, korkulacak olanlar da yazıldı), saçma sapan beklentileri(beklemek yaşlandırmaktan başka işe yaramıyor).. Ben hep sevip de kavuşamayanları sevdim. Onlarınki plansız gerçekleşiveriyor. Spontanenin büyüsü.
—-.—-
Beş dakikalık keyif keyiftir.
Valla.
—-.—-
“İçinde küçük bir tane olan büyük bir paket.” Kanaması olan karısını hastaneye getiren bir kocanın “Bir Bergman Filminde” ağzından çıkan bir cümleydi sadece. Çıkacak olanı tavşanla karıştırıyor gibiydi.
—-.—-
Züppelikle hiçbir iş yürümez; aristokrasiyle evet, bürokrasiyle kısmen.
—-.—-
Annemi anlayabildiğim yaştayım anne olmadan.
—-.—-
Bundan sonra hikayeler yazacağım. Başkalarının hikayelerini. Yaşanmış ya da yaşanmış olması muhtemel. Şimdilik benden bu kadar. Affola. Sıra başkalarında. Bu ülkenin dışında. Gelen geçer, konan göçermiş. Ne yaşamış olduğumu daha yeni yeni anlamış bulunmaktayım. Bir beden var ve onun içinde bir güç. Ruh, akıl, içgüdü, vs. Bunların hiçbirisi başka türlü açıklanamaz. Beden bir paspas ve bir güç var içinde; kendine has, sana özel, sana ait, sapmalarda hislerinin rol aldığı bir tılsım. Büyük engizisyoncu parmağını şıklatır şıklatmaz büyü bozuluveriyor ve ölüm kaşla göz arasında sanki. Bak aradaki mesafeye ne kadar kısa..
Bir Cevap Yazın